diyetisyendidemyildiz

Sporcu Beslenmesi

Spor ve Fitness Yapanlar… Vücudunu doğru gıdalarla destekle, egzersiz performansını zirveye çıkar. İyi bir fitness performansı yakalamanın en önemli kurallarından birinin doğru beslenmek olduğunu söylemeye bile gerek yok. Üstelik dengeli bir beslenme alışkanlığı edinmek sana hem günlük işlerin, hem de spor rutinin için gerekli olan kalori miktarını ve besin maddelerini sağlar. Egzersiz performansını artırmak sadece yediklerini düzgün seçmekle ilgili değildir, günün doğru saatlerinde doğru gıdaları tüketmen gerekir. Güne İyi Bir Başlangıç ​​Yap Günün ilk yemeği çok önemlidir. Yapılan bilimsel araştırmaların sonucunda düzenli yapılan kahvaltının obezite, diyabet ve kalp hastalığı riskini düşürdüğü ortaya çıkmıştır. Güne sağlıklı bir öğünle başlaman vücudunun ihtiyaç duyduğu kan şekerini yükseltmeye yardımcı olur. Sağlıklı bir kahvaltı, egzersiz yapacağın günlerde özellikle önemlidir. Kahvaltıyı atlarsan egzersiz yaparken kendini halsiz hissetmen mümkündür. Tabii doğru kahvaltı öğününü seçmek de çok önemlidir. Güne başlarken seni uzun süre tok tutmayacak beyaz ekmek gibi basit karbonhidratlara yönelmemelisin. Bunun yerine lif ve protein açısından zengin bir kahvaltı sana spor yapmak için ihtiyacın olan enerjiyi sağlar. Tam tahıllı ekmekler, yulaf ezmesi gibi lifli seçenekler, süt, yoğurt ve yumurta gibi protein kaynakları sağlıklı bir kahvaltı öğününün olmazsa olmazlarıdır. Doğru Karbonhidratlar Tüket Karbonhidratlar vücudun ana enerji kaynağıdır. Bilimsel çalışmalar, özellikle de düzenli egzersiz yapan biriysen, günlük toplam aldığın kalorinin yaklaşık yüzde 45 ila 65’inin karbonhidratlardan gelmesi gerektiğini belirtir. Peki tüketmen gereken doğru karbonhidrat türü nedir? Bunlar, tam tahıllarda, meyvelerde, sebzelerde ve fasulyelerde bulunan karmaşık karbonhidratlardır. Bunlar kendini daha uzun süre tok hissetmene ve kan şekeri seviyeni dengede tutmaya da yardımcı ederler. Proteinler Hem Atıştırmalıklarında Hem De Öğünlerinde Bulunmalı Protein, kasların inşası ve onarımı için gereklidir. Yani egzersizinin faydalarını gerçekten görmene yardımcı olur. Yapılan çeşitli çalışmalarda yetişkinlerin vücut ağırlığının her kilogramı için günde yaklaşık 0.8 gram protein tüketmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Ancak egzersiz yapıyorsan daha da fazlasına ihtiyacı olabilir. Proteini şunlardan alabilirsin: – Tavuk ve hindi gibi kümes hayvanları – Sığır eti ve kuzu eti gibi kırmızı etler – Somon ve ton balığı gibi balıklar – Süt ve yoğurt gibi süt ürünleri – Fasulye ve mercimek gibi baklagiller – Yumurta Bolca Meyve ve Sebze Tüket Meyve ve sebzeler vücudunun düzgün çalışması için gereken zengin doğal lif, vitamin ve mineral kaynaklarıdır. Ayrıca kalori ve yağ oranları düşüktür. Beslenme uzmanları her öğünde tabağının yarısını meyve ve sebzelerle doldurmayı hedeflemeni önerir. Farklı renkteki meyveleri ve sebzeleri seçerek tüm vitamin, mineral ve antioksidan türlerini almayı garantileyebilirsin. Atıştırmak için kurutulmuş meyveleri egzersiz çantanda bulundurabilirsin. Sağlıklı Yağları Tercih Et Doymamış yağlar ödemi azaltmaya ve kalori almaya yardımcı olabilir. Yağlar, egzersiz için temel enerji kaynağıdır. Sağlıklı doymamış yağlar tüketmek sana spor için yeterli kaloriyi sağlar. Sağlıklı yağları bu gibi gıdalardan alabilirsin: – Fındık – Avokado – Zeytin – Zeytinyağı gibi yağlar Egzersizden Önce ve Sonra Ne Yemelisin? Bir antrenmandan önce ve sonra doğru karbonhidrat ve protein dengesini sağlamak önemlidir. Karbonhidrat ve protein içeren egzersiz öncesi atıştırmalıklar kendini daha enerjik hissetmeni sağlayabilir. Egzersiz çantanda ve buzdolabında aşağıdaki atıştırmalıkları bulundurabilirsin: – Muz – Çilek, üzüm ve portakal – Fındık – Fıstık ezmesi Yeterli Kalori Aldığından Emin Ol! Kilo vermeye çalışıyorsan daha az kalori almak iyi bir fikir gibi görünebilir. Evet, düşük kalori almak kilo kaybı sağlar, ancak aldığın kalori miktarını azaltırken seviyesine dikkat etmen gerekir. Bu tarz kilo vermeye yönelik diyetler kendini yorgun hissetmene neden olmamalıdır. Eğer kendini yorgun hissediyorsan bu sağlık ve zindelik için ihtiyacın olan miktarda kaloriyi alamadığına işaret eder. Günlük alman gereken kalori miktarı, cinsiyet, yaş, metabolizma gibi pek çok unsurun yanı sıra aktivite seviyene bağlı olarak da değişir. Bu nedenle yaşam tarzını ve fitness hedeflerini desteklemek için kaç kaloriye ihtiyacını olduğunu öğrenmek amacıyla bir uzmana danışabilirsin.  

Sporcu Beslenmesi Read More »

Online Diyet

Online diyet, Bundan böyle ile telefonunuzun veya bilgisayarınızın bir tuşuyla dünyanın her yerinden bize ulaşabileceğiniz kadar yakınınızdayız. İyi yaşam yolculuğuna bizimle birlikte yol aldığınız için çok teşekkür ederiz. Ekip arkadaşlarımla beraber daha fazla bireye ulaştırmak ve toplum sağlığına katkıda bulunmak amacıyla oluşturduğumuz bu platformda bir aile sıcaklığı ile sizlere daha yakın olmayı arzuluyoruz. Tabii ki bilimin ışığından ve etik ilkelerden ayrılmadan hep birlikte gelişerek, iyileşerek daha sağlıklı nesiller yetişmesine katkıda bulunmak için çalışıyor olacağız. Yorum ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmanızdan büyük memnuniyet duyarız.  

Online Diyet Read More »

Çocukluk Çağı Obezitesi

Obezite; vücuttaki yağ oranındaki artışa bağlı olarak gelişen, kilo alımındaki artış olarak tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütü 2016 yılı itibarı ile dünyada 5 yaşın altında 41 milyon fazla kilolu veya obez çocuk bulunduğunu bildirmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 15 yaş üstü bireylerde obezite oranı 2008 yılında %15,2 iken, 2014 yılında %31,1 oranında artış göstererek, %19,9’ a ulaşmıştır. Çocukluk çağı obezitelerinin yalnızca % 1-2’si altta yatan hastalık ve sendromlara bağlı olarak gelişmektedir ve çok büyük bir yüzdesi alınan kalorinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanmaktadır ve bu önlenebilir bir durumdur. Obezitenin genetik faktörlerin bazı çevresel faktörler ile etkileşmesiyle geliştiği düşünülmektedir. Şehirleşmenin sonucu olarak değişen yaşam tarzı, artmış kalori alımı ve azalan fiziksel aktivite çocukluk çağı obezitesinin temel nedenleridir. Çocukların akademik hayatta başarılı olma kaygısı, yaşanılan çevrenin güvenli olmaması çocukların evde daha çok ekran karşısında vakit geçirmelerine ve fiziksel aktivitelerinin azalmasına neden olmaktadır. Diyetteki artmış yağ oranı,  şekerli içeceklerden zengin beslenmenin de obeziteye neden olan faktörlerin başında geldiği; fazla karbonhidrat ve şekerli içecek tüketen çocukların aynı zamanda çeşitli vitamin ve mineral yetersizlikleri açısından da risk altında oldukları bilinmelidir. Düzenli beslenme obezite gelişimini önleyen diğer bir faktördür. Öğün atlanmasının özellikle de kahvaltı yapılmamasının doğrudan obeziteye yatkınlık yarattığı çalışmalar ile gösterilmiştir. Çalışmalarda, ebeveynlerin her ikisi de obez ise çocukta şişmanlık riskinin belirgin olarak arttığı gösterilmiştir.. Obezite, çocuğun yalnızca o anki sağlık durumunu etkilemekle kalmaz, obez çocukların büyük bir bölümü yaşamlarına obez yetişkinler olarak devam ederler. Ocak 2016’da DSÖ’nün başkanlığında çocukluk çağı obezitesini sona erdirmek üzere bir komite kurulmuştur. Bu komitenin önerileri şöyledir: 1) Çocukların ve gençlerin sağlıksız yiyecekler, şekerli içecekler ile beslenmeleri azaltılarak, sağlıklı besinler ile beslenmelerinin sağlanması için programlar oluşturulmalı. 2) Çocuklar ve gençlerin sedanter yaşamlarının önüne geçilerek, fiziksel etkinlik yapmaları desteklenmeli. 3) Erken çocukluk döneminden itibaren çocukların sağlıklı beslenme, uyku ve fiziksel etkinlik alışkanlıkları ile büyümelerinin sağlanması için kılavuzlar oluşturulmalı. 4) Okul çağı çocukları ve gençler için sağlıklı okul çevresi, sağlıklı beslenme okuryazarlığı ve fiziksel aktivite rehberleri oluşturulmalı. 5) Obez çocuk ve gençler için aile temelli, çok yönlü, yaşam şeklini düzenlemeyi hedefleyen servisler kurulmalı. Doğumdan itibaren ilk 6 ay yalnızca anne sütü ile beslenmenin sağlanması gerekmektedir. Altıncı aydan itibaren uygun tamamlayıcı beslenmeye (sebze-meyve-tahıl) başlanarak anne sütünün en az 2 yıl verilmesinin sağlanması obeziteden korunmada en önemli faktörlerdendir. İlk bir yaş beslenmesinde sebze, meyve, tahıl grubuna kırmızı et, tavuk ve balıketi eklenmesi; şekerli içecekler ve tuz içeren besinlerin verilmemesi de obeziteden koruyucu unsurlardır. Araştırma sonuçları ilk yıllarda hazır besin ve kavanoz maması ile beslenen çocuklarda ileri yaşta obezite oranının arttığını göstermektedir. Bunun yanı sıra çocukların gün içinde aktif bir yaşam sürmesi de gerekmektedir. Kısa mesafeler için araç kullanılmaması, yürüyüş yapılması, bisiklet kullanılması, asansör kullanılmaması gün içinde aktif olmayı sağlayan unsurlardır. Ekran süresinin kontrol altında tutulması, çocuklara ilk 2 yaşta televizyon, tablet, cep telefonu, bilgisayar seyrettirilmemesi; 2 yaşından sonra ekran maruziyetinin günde 2 saati aşmaması, televizyon ve ekran karşısında yemek yenmemesi ve çocukların odasında televizyon, cep telefonu ve tablet bulundurulmaması gerekmektedir. Sağlıklı beslenme alışkanlığının, düzenli uyku alışkanlığı ile birlikte sağlanması kilo kontrolü açısından önemlidir.

Çocukluk Çağı Obezitesi Read More »

Diyabette Beslenme

Vücudumuzun temel enerji gereksinimi karbonhidratlar ile sağlanır.” Emiliminin olması karbonhidratın en küçük birim olan glukoza dönüşümü gerekir. Glukoz beyin ve diğer organlar için enerji kaynağıdır. Yalnız hücrelerin bu glukozu kullanabilmesi için insülin hormonuna ihtiyaç vardır. Eğer insülin hormonu yeterli derecede vücutta bulanmazsa glukozun enerji olarak kullanımı da mümkün olmayacaktır. Çünkü kandaki glukozu hücrelere insülin götürür. İnsülin yokluğunda kanda glukoz birikir İşte bu olayın gerçekleşmesi diyabet yani kandaki şekerin yüksek olması olarak isimlendirilir. Diyabet 2 türde görülmektedir. Tip I diyabet Sıklıkla çocukluk ve gençlik döneminde rastlanan Tip I diyabettir. Ülkemizdeki diyabet hastalarının yaklaşık % 10’u bu tip şeker hastasıdır. Tip I diyabet insülin yapımında görev alan pankreas beta hücrelerinin tahrip olması ile oluşur. Yakın akrabalarında, gebelik esnasında diyabet görülenlerde bu tip diyabet çıkma riski daha fazladır. Çok su içmek, çok sık idrara çıkmak ve vücut ağırlığında kayıp oluşması diyabet için belirti olabilmektedir. Tip I diyabet tedavisinde insülin kullanmak gerekmektedir. Çünkü insülin hormonu vücutta yeterli derecede yoktur ve dışarıdan alınması gerekmektedir. Tip I tedavisinde yeterli ve dengeli beslenme ile yapılan fiziksel aktivitede büyük önem taşımaktadır. Eğer Tip I diyabeti olan kişi beslenme planına, fiziksel aktivitesine ve insülin tedavisine uygun hareket ederse problem yaşamayacaktır.   Kan şekeri düştüğünde!!! Kan şekerinin ani düşmesi önlem alınmasını gerektiren bir durumdur. Diyabetli kişinin öğün atlaması veya öğün saatini geciktirmesi, aşırı fiziksel aktivitede bulunması nedenleri ile kan şekeri düşebilir. Eğer hafif belirtiler varsa 2- 3 adet kesme şeker verilebilir veya şekerli bir meyve suyu da kullanılabilir. Eğer düzelme olmaz ise 4- 5 adet kesme şeker yine aynı şekilde verilebilir. Kan şekeri yükseldiğinde!!! Ağız kuruluğu, sık aralıklarla idrara çıkma, aşırı susama, halsizlik gibi belirtiler varsa kan şekeri yüksek demektir. Böyle bir durum varsa insülin dozunun, uygulama tekniğinin ve kullanım tarihinin uygun olup olmadığına bakılmalıdır. Tip II diyabet Genellikle 40 yaş üstündeki kişilerde görülen diyabettir. İlk zamanlarda insülin salgılanması varken salgılanan insülin hücreler tarafından kullanılamaz. İleri dönemde ise insülin salgılanma seviyesi düşer. Vücut ağırlığında problem olan bireyler, ailesinde diyabet olanlar, 4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlarda Tip II diyabet görülme riski daha fazladır. Tip II diyabette de Tip I diyabette olduğu gibi beslenme planına önem verilmeli ve fiziksel olarak aktif olmak gerekmektedir. Diyabette beslenme  Kişiye göre hazırlanmış bir beslenme programı diyabetlilerin sağlıklı ve kaliteli bir yaşam tarzı gösterebilmeleri için tedavinin temelini oluşturmaktadır. Özellikle Tip II diyabetliler için hazırlanmış iyi bir beslenme planı kan şeker seviyelerini normal düzeylerde tutmaları için önemlidir. Her kişi birbirinden farklı olduğu için diyabetli bireylerin diyetleri de yaşam şekillerine göre farklılık gerektirir. Diyabetliler için bir tek diyet örneği yoktur. Beslenme planı hazırlanırken en önemli nokta aksi bir durum yoksa diyabetli kişinin vücut ağırlığını korumaya yönelik olmalıdır. En az 5 öğün olacak şekilde beslenmelidir. Protein, karbonhidrat ve yağlar gereksinmeleri karşılayacak düzeylerde diyette yer almalıdır. Alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır. Beslenme planı yeterli ve dengeli olacak şekilde hazırlandığında kan şekeri normal seviyelerde kalır. Bazı diyabetlilerin doğru vücut ağırlıklarını sağlayarak hipertansiyon ile ilgili rahatsızlıklarında iyileşme olduğu görülmüştür. Karbonhidratlar Toplam alınan günlük kalorinin yaklaşık % 50- 60 karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Lif oranı yüksek, rafine olmamış, kepekli ekmek, kepekli pirinç, makarna kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. 1 gram karbonhidrat ile 4 kalorilik enerji sağlanmış olur. Şeker Meyveden gelen şeker  saf şekere göre kan şekerini daha az yükseltir. Bu nedenle yanında proteinli bir besin ile meyve tüketilmesi ara öğünlerde tercih edilmelidir, kabuğu ile yenebilen meyvelerin soyulmadan yenilmesi  lif açısından iyi olur ve kan şekerinin hızlı yükselmesini engeller Proteinler Günlük alınan toplam kalorinin % 12- 15’i proteinlerden gelecek şekilde ayarlanmalıdır. 1 gram protein ile yine 4 kalorilik enerji. Yağlar Günlük alınan enerjinin % 30’u yağlardan gelecek şekilde düzenlenmelidir. 1 gram 9 kalorilik enerji sağlar. Doymuş yağ yerine doymamış yağlar olarak nitelendirilen sıvıyağ tüketimini arttırmak uygun olacaktır. Sebze yemeklerine koyacağınız yağ miktarını 1 kg sebzeye 2 çorba kaşığı sıvıyağ olacak şekilde ayarlamalısınız. Lif Lif yani posa vücutta bir süpürge görevindedir. Vücut tarafından emilmedikleri içinde kompleks karbonhidratlar olarak beslenmede yer almalıdır. Meyveler, sebzeler ve kuru baklagiller posadan zengin besin öğeleridir. Posa karbonhidrat emilimini yavaşlatarak kan şekerinin hızla yükselmesini engeller Günlük alınan posa miktarı 20- 30 gram olacak şekilde ayarlanmalıdır. Diyabet ile obezite arasındaki ilişki… Kan şekerini düşüren hormon insülin hormonudur. Obez olma durumunda ise pankreasta yapılan insülin hormonunun etkisi azalmakta ve insüline karşı direnç olmaktadır. Bu dirence karşılık vermeye çalışan pankreas zaman içinde yorulur ve bu durumda insülin yapımında çeşitli bozukluklar ortaya çıkmaya başlar. Vücut ağırlığında artış oluştukça diyabet olma riski de artmaktadır. Bu nedenle obez bireyler de vücut ağırlığının kontrolü sağlanmalıdır. Böylece, diyabet ve diğer kronik hastalıklardan korunmada önlem alınmış olmaktayız. Diyabette fiziksel aktivite Diyabette kan şekeri kontrolünde beslenme ve ilaç kullanımı kadar fiziksel aktivite de koruyucu etki göstermektedir. Fiziksel aktivite besinlerin parçalanması sonucunda oluşan şekerin emilerek kana geçmesinden sonra hücreler tarafından kullanımı hızlandırır. Böylece kan şekerinde düşme sağlanır. Özellikle vücut ağırlığı kontrolünde fiziksel aktivite önemli bir yer tutmaktadır. Fiziksel aktivite ile Vücut ağırlığı normal düzeyde tutulur veya azalma sağlanır İlaçlara olan gereksinimi azaltıcı etki gösterir Kolesterolün ve trigliseritlerin düşmesini sağlar HDL kolesterolü (iyi kolesterol) yükseltir, LDL kolesterolü (kötü kolesterol) düşürür. Fiziksel aktivite esnasında salgılanan endorfin hormonu ile kişilerin kendilerini mutlu hissetmeleri sağlanır. Akciğerleri kuvvetlendirir Eğer diyabetli iseniz bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuzla planladığınız aktivitenin türünü konuşmalısınız.

Diyabette Beslenme Read More »

Gebelikte ve Emzirme Döneminde Beslenme

Bir anneye “ ne zaman kendine çok iyi baktın ?” diye sorsam, mutlaka hamilelik dönemini söyler. “Peki, ne zaman hiç kendinle ilgilenemedin?” desem hemen lohusa dönemi ve emzirme zamanından bahseder. Herkesin hikâyesi farklı olsa da ortak zamanlarda yaşadığımız ortak güzellikler ve yorgunluklar var. Bu güzel ve unutulmaz anları nasıl daha iyi yaşayabiliriz, hadi gelin bu yazıdan biraz bunu konuşalım. Şimdi en baştan başlıyorum. İlk haberi aldığınız andan itibaren! Test pozitif çıktı! Hamilesiniz! Tebrikler.. ! Hamileyken ne yemeliyim, nasıl olacak bu hamilelik beslenmesi ! Diye soranlar için anlatalım. Gebelik beslenmesinin 10 altın kuralı; İyi su için; Gebelik beslenmesi sürecinde  ilk sırada iyi su içmek gelir. Su her şeyin başında ve metabolizmada her şeyin doğru düzgün işlemesi için hep ona ihtiyacı var. O zaman hemen bu yazıyı okurken 1 bardak su için. Sonra bir bardak daha… Çünkü gebelikte günde yaklaşık 2-3 lt kadar su içmenizi önereceğim. Son dönemlerde, idrar kaçırma probleminde belki su miktarı azalabilir ama evde olduğunuz zamanlarda yine iyi su içmeye özen gösterin. Taze sebze ve meyve şart; Hamileler için beslenme programı hazırlarken hemen sebzelerden başlamayı seviyorum. Antioksidanlar bizi hastalıklara karşı koruyabilen, bağışıklık sistemimiz için çalışan, vücudun temizlik işlerini yürüten koruyucular. Aynı zamanda lifler de temizlik konusunda bir numara. İşte bu yüzden her hamilenin mevsimindeki sebze ve meyvelerden faydalanması gerekiyor. Sadece meyve aynı zamanda şeker de içerdiği için hamileyken günde 2-3 meyveden fazla yememeye çalışın. Kaliteli protein olmalı; Protein kas ve kemikler için çok kıymetli. Bebeğimiz büyürken bizim ona kaliteli proteinleri yolluyor olmamız gerekiyor. Peki, hamileyken ne yemeliyim? Hangi protein kaynakları iyi derseniz; haftada 2-3 gün balık, 2 gün kırmızı et, 1-2 gün tavuk ve 1 günde kuru baklagiller ile bir denge sağlayın derim. Balık daha fazla olabilir ama her şeyin dengesi önemlidir. Et ve balıklarınızı güvenilir yerlerden seçmeye özen gösterin. Kalsiyumu unutmayalım! Süt içme alışkanlığımız pek yok, yoğurt ise yemeğin yanına yakışırsa yiyoruz. Dolma ile yoğurt yerken, lahana ile yoğurt yemek aklınıza gelmiyor olabilir ama artık hamileysek, hamileyken yenmesi gerekenler besinleri unutmayıp tamamlamak gerekiyor. Bu sebeple günde 3 porsiyon süt ürünü almaya çalışın.  Günde 1 bardak süt, 1 kâse yoğurt ve 1 bardak da ayran şeklinde tüketebilirsiniz. Yağlar çok değerli! Sağlıklı beslenme programında, yağsız beslenmenin daha iyi olduğunu zannedebilirsiniz. Hamileyken çok kilo almamak için yağsız beslenmeye çalışanlar olabilir. Yağdan korkmayın, sevin. Ama hangisini? Ve ne kadarını?  Yağlar bize enerji veren, sinir sisteminde ve vitamin emiliminde büyük rolü olan en değerli besin öğesi. Başta zeytin ve zeytinyağı olmak üzere, bitkisel yağlar ve kuruyemişlerden gelen yağlar bu dönemde sizin dostunuz olacak. Tam tahıllar gelsin! Hamileler için sağlıklı beslenme programı içerisinde glisemik indeksi düşük ve vitamin – mineral oranı yüksek olan tahılları tercih etmeliyiz.   Tam undan yapılmış ürünler, tam çavdar ekmeği, yulaf, tam buğday ekmeği, tam buğday makarna, erişte,  bulgur gibi tahıllar her öğünde ve uygun miktarlarda olmalı. En büyük enerji kaynağımız olan tahılların beyaz olanını seçmediğiniz sürece ve esmer olanların miktarını abartmadığımız sürece, ekmek veya ekmek yerine geçen tahıllar bu dönemde size çok iyi gelecek. Ara öğün yapın! “Gebelikte iradem kaçtı gitti! Epeydir de göremiyorum” diyen hamilelere gelsin… Normalde ara öğün yapmadan durabilirsiniz ama gebelik döneminde iştah kısmı biraz değişiyor. Gebelikte iştahımı nasıl kontrol edebilirim? Hormonların yaptığı bu değişime kızmayın, bedeninizi anlayın ve ona eşlik edin. Ara öğünler sizin iştahınızı ve şeker kontrolünüzü yapmanıza yardım eder. 3 saatte 1 öğün yapmak size iyi gelecek. Aralarda biraz ceviz veya badem atıştırmaya ne dersiniz? Aşerme var ise … Aşerme sebepleri tam olarak hala bilinmese de, kimileri bunu yaşarken kimilerinin de canı hiçbir şey istemiyor. Dedim ya.. herkesin hikayesi farklı.. ama siz ben aşeriyorum ve kendimi durduramıyorum diyorsanız, hemen uyarayım. 1 porsiyon baklava da yeseniz, 5 porsiyon de yeseniz aynı… Bitmeyecek ve yarın canınız limonlu tart ertesi gün turşu ertesi gün de mantı isteyebilir.  Yani özetle, canınız bir şey çektiğinde abartmadan, 1 lokma tadına bakın, biraz eşlik edin ve bırakın. Daha çok yersem daha çok doyarım diye düşünmeyin. Destek gerekebilir! Her şeyi yemeye çalışsanız da bu dönemde ihtiyaç artıyor. Bebek her ihtiyacını sizden alsa da anne doğum sonrasında halsiz ve güçsüz olabiliyor. Böyle olmasın istiyoruz ve anneye her türlü destek şart diyoruz. Yani gebelik döneminde ilave gebelere özel vitamin, omega 3 ve probiyotik kullanmanızı tavsiye ediyorum. Doktorunuza, diyetisyeninize sormadan almayın. Ne yediğinizi bilin! İçinde ne olduğunu bilmediğiniz hiç bir gıdayı yemeyin. Bitki çaylarından bir şey olmaz demeyin. Arkadaşım yapmış, komşum pişirmiş deyip hemen yemeyin. Ne yediğinizin farkında olarak yiyin. En doğalını, en iyisini seçmeye çalışın. Tatlandırıcılar, katkı maddeleri, aşırı tuzlanmış ürünleri kızartmalar, yanmış çok pişmiş etler, kremalar, çiğ gıdalar, çiğ etler hamileyken uzak kalmanız gerekenler. Emzirme Döneminde Nasıl Beslenmeli? Umarım güzel bir gebelik dönemi geçirdiniz. Hamileyken ne yemeli, ne içmeli dikkat ettiyseniz, emzirme dönemini de daha iyi geçireceğinizi hemen söylemeliyim. Emziren anneler ne yemeli? Hamileyken beslenmemize nasıl özen gösteriyorsak, emzirme döneminde de bu şekilde devam edelim . Ama oluyor mu? Elbette olmuyor! Çünkü minik bebeğimiz ile uykusuz geceler bazen bize yemek yemeyi unutturabiliyor. Çok normal… Sakin olun, korkmayın ve üzülmeyin. Siz isterseniz herşeyi düzeltebilmek mümkün. Hamileyken olduğu gibi 3 saatte bir düzenli beslenmek olmasa da, bazı konulara dikkat edersek, kendimize daha iyi bakmayı başarabiliriz. Emzirme döneminde beslenme; Günde 3-4 litre su için Her öğünde taze sebze yiyin Günde 2-3 taze meyve yiyin Ana öğün yapamasanız da ara öğünlerle atıştırmaya devam edin Tatlıya, hamur işine sarılmayın. Düzenli beslenerek şekerinizi ve iştahınızı kontrol etmeye çalışın. Aralarda ayran, kefir, laktozsuz süt içebilirsiniz. Bebeğiniz uyurken hemen yemek için hazırlık yapın. İlk aylarda gece emzirmesi  sizi çok acıktırabilir. Başucunuzda galeta-süt gibi atıştırmalık bulundurun. Tam tahıllı besinleri seçin. Eğer öğünde et pişirecek yiyecek zamanınız yok ise sebzelerinizi kıymalı yemeye çalışın. Kuru baklagiller bazı bebeklerde gaz yapsa da her bebekte aynı olmaz. Evet, size gaz yapan her şey onlara da gaz yapabilir ama arada deneyin. Yemeklerinize ve salatalarınıza zeytinyağı koymayı unutmayın. Kuru bir bisküvi atıştırmak yerine, 1 kâseye zeytinyağı koysanız, tam buğday ekmeğini zeytinyağına banıp yanında peynir domates atıştırsanız bile daha kaliteli bir öğün yemiş olursunuz. Anne sütünü arttıracak öneriler; 1 bardak süt (Gaz yapanlar için, laktozsuz süt olur) Her yemekte (günde 2 kez) yoğurt (1 tanesi probiyotik olabilir veya içine toz probiyotiklerde ilave edip kendi yoğurdunuzu probiyotikten zengin yoğurt yapabilirsiniz) En az 3 kez sebze (sabah; maydanoz, domates, biber, öğlen; sebze yemeği, akşam; balık yanına salata

Gebelikte ve Emzirme Döneminde Beslenme Read More »

Alışveriş Sepeti